13 Şubat 2007

Ratatat

Tavşanların arasına katılmak için verdiğim uzun ve zahmetli uğraştan sonra ilk yazımda bu kadar zorlanacağımı düşünmemiştim açıkçası. Yine de başlangıç hem 27 Ocak gecesine (ki belki de bugüne kadar gittiğim en eğlenceli konserdi) hem de o gece yanıbaşımda zıpzıp zıplayanlara bir tribute tadında olsun diye Ratatat ile açayım dedim bu defteri.

New Yorklu Mike Stroud ve Evan Mast’tan oluşan Ratatat bağımlılık sınırlarında yaşayıp, 10 şarkıdan ibaret 100 günlük playlistlerle müzik tüketme merakında olan insanlar için ilaç gibi bir grup. Şarkı sözleriyle itelenen ve temcit pilavı gibi ısıtılıp periyodik olarak belli kolektif duygulara yol açan müziklerden sıkılıp, buna rağmen elektronik janrlardaki gitarların özlemini çeken insanlar için derman görevi gören Ratatat’ın ismini telaffuz ederken kelimeyi bitirmekte yaşadığınız zorluğu parçaları birbiri ardına dinlerken de fazlasıyla tecrübe ediyorsunuz.

Okuldan tanışan ikilinin ilk projesi olan Cherry 2001 yılına dayanıyor. Daha sonra Ratatat adını alan ikili 2003’te çıkardıkları “Seventeen Years” single’ından beri kanımca birbirinden başarılı çalışmaların altına imzalarını atmışlar. Gitgide olgunlaşan soundlarını hem Stroud’un Dashboard Confessionals ve Ben Kweller gibi isimlerden edindiği tecrübelere hem de zamanla Evan’ın evinde Mac ile yaptıkları kayıtlardan müzik stüdyolarına terfi etmelerine bağlayabiliriz.

2004’te piyasaya sürdükleri “Germany to Germany” single’ının da başarısından sonra aynı yıl raflarda “Ratatat” albümü yerini alıyor. “Seventeen Years” ile açılan albüm mutlu mesut giderken “Everest” ile sakinliğin sinyallerini veriyor ve nihayet ilk oluşumlarına ithaf ettikleri “Cherry” ile dinleyiciyi sükunete boğuyor. Kayıtların bilgisayarla ev ortamında yapıldığı da göze alındığında bu genç dahilerin neden fanatik bir kemik kitle oluşturabildikleri anlaşılıyor. Üzerine tuz biber niyetine de “Ratatat Mix Tape Vol1” çıkıyor, ve Missy Elliott’dan tutun Kanye West ve Ghostface Killah’ya kadar bir çok hiphop ve rap sanatçısının parçalarına yaptıkları remixleri yayınlıyorlar. Özellikle benim gibi tutarsız müzik zevklerine sahip insanlara el sallayıp, her tarakta bezimiz var diyorlar. İnanmayanlar için de yine kanımca birbirinden güzel 2 remix sunuyorlar; Shout Out Louds’un "The Comeback" parçası ve The Knife’ın "We Share Our Mothers Health" aracılığıyla.

Kanımca esas bomba 2006 yılında raflara düşen “Classics” albümü. Enstrümantal müziklerin genel geçer hisler yaratmadığına ilişkin bütün argümanları yıkıp tam anlamıyla saf bir müzik ziyafeti sunuyor burada Ratatat. Klasik öğelerine yaylıların göz bebeği çello ve slide gitarlar da eklenince ses sistemlerinden taşan bir yoğunluğa ulaşmışlar. “Montanita” ile açılan albümün dikkat çeken diğer parçalarından biri de tabii ki “Wildcat”. Sistematik gitarların kedi miyavlamalarıyla buluşması Evan Mast’ın synthesizer ile besleniyor ve ortaya sözlere değil de bağırarak müziğe eşlik etmeye çalışan insanlar çıkarıyor. Başka örnek vermek gerekirse Ratatat’ı tanımak açısından dinlenmesi gereken şarkılardan bazıları da “Loud Pipes” ve “Kennedy”. Ama yine de bana sorarsanız bu ikilinin tadına doyabilmek için albümleri komple edinip, baştan sona dinlemek lazım. Gerek o gri sound’un verdiği duygu tüneli hissiyatı gerekse manik depresyondan bizi men eden parça sıralaması takdir edilesi.

Çalışmaları aslında enstrüman çeşitliliği ve tarz olarak tutarlı bir çizgide ilerlese de bir parça bitip diğeri başladıkça insanı bir mutlu, bir hüzünlü, bir vurdumduymaz uçlara sürüklüyor. Neyse ki marjinal itelemeler değil ki bunlar, önce ağlayıp sonra halay çekme hissiyatı yaratmıyorlar. Misal İstanbul konserinden edindiğim tecrübeler ışığında dürüstçe itiraf edebilirim ki eğlenceli bir ruh halindeyseniz eğer bir yolunu bulup bağıra çağıra insanlıktan çıkabiliyorsunuz. Gerçi bunda tabii Mike Stroud’un sergilediği hiperaktif sahne performansının da büyük payı var. Bazen ortadan ikiye katlanmış bir Alice Cooper bazen de Ring filmindeki kuyudan yeni fırlamış Samara karakterlerine bürünse de sahnede kaldıkları süre boyunca bize sundukları tertemiz performans gerçekten kaçıranlara parmak ısırtacak nitelikteydi. Nitekim biz eğlenmeyi bilen çocuklar olarak oradaydık, hatta inanmayanlar için şu fotoğrafı kanıt olarak sunayım.

Ratatat - Seventeen Years
Ratatat - Loud Pipes

Official Site
Myspace

2 yorum:

Adsız demiş ki..

www.sobermag.com ayık kafayla okunacak şeyler...

şahin. demiş ki..

ratatat gerçekten iyi..konserde yanında zıplayanlardan biri olarak şanslı hissediyorum konsere gittiğim için :) bol kükremeli "wildcat" zaten etrafta çokça duyuluyor. ben kendi favorimi de eklemeden duramayacağım sanırım.

Ratatat - Lex

ayrıca tüm bunlardan önce hoşgeldiniz dileklerimi sunuyorum zeynep hanım. sevgiler.